Petra Antik Kenti birçok filmde yer alan ve gezginler için olmazsa olmaz bir durak noktası. Üç bacaklı gezimin ikinci durağını yazdığım bu paylaşımımda Amman, Ölü Deniz, Petra Antik Kenti’ni anlatarak size Ürdün turumdan bahsedeceğim.
Dağa oyularak yapıldığı için Unesco Dünya Koruması altındaki Petra’ya Gül Kızılı Şehri de denilmekte. Hatta Petra Antik Kenti’nde çekilen birçok film var: Indiana Jons, Mumya, Sinbad, Transformers, Mortal Kombat bunların arasında.
Şimdi başlıklarıyla gelin yazıma geçelim…
Gezimin ilk ayağı Lübnan’ı anlattığım yazım>>>
Ürdün Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Ürdün vize istemeyen bir ülke. Bu yönüyle seyyahlar için bir cazibe merkezi. Ancak şuan bir Ürdün Dinarı 39,11 TL. Ürdün gibi bir ülkenin bile para biriminin lira karşısında bu kadar değerli olmazı çok üzücü. Gezi maliyetini benim gibi hostel, market alışverişi gibi yöntemlerle ucuza getirebilirsiniz.
Ürdün krallıkla yönetilen bir ülke. Gördüğüm en fakir Arap ülkesi. Ürdün bayrağı ise Irak’ın taçsız kraliçesi Gertrude Bell tarafından çizilmiş.
Film önerisi:
Çöl Kraliçesi : Irak, Ürdün ve Sudi Arabistan’ın nasıl ülke olduğunu merak edenlere Getrude Bell’in hikayesi.
Ulaşım & Konaklama
Beyrut’tan Ürdün’ün başkenti Amman’a uçuş oldukça kısa sürüyor. Eskiden otobüste varmış iki şehir arasında. Maalesef Suriye’deki olumsuz durumdan dolayı uçmak zorundayız. Uçarken Şam’ı net şekilde seyrediyorsunuz. Eskiden giden tanıdıklarımın hayranlıkla bahsettiği bir şehir. Uçak Queen Alia International Airport’a iniyor. Havalimanı şehrin dışında ve mecburen taksi almak zorundasınız. Taksiciler hemen yapışıyor peşinize. Uber var mı diye sordum, Türkiye’deki gibi havalimanına girmeleri yasak dediler (aslında değil). Bende havalimanının dışına yürüdüm ve uber çağırdım. Böylece konaklayacağım Nomads Hotel’e geldim. Hem hostel hem otel olan tavsiye edeceğim bir yer. Tepede yer aldığı için Amman manzarası var. Ayrıca karşısında İstanbul Restoran ile birkaç Türk lokantası da var. Yürüyerek her yere gidebilirsiniz Amman’da. Otelde dinlendikten sonra Al-Quds Restaurant’ı görerek yemek yedim.
Gezgin notu!
Ben her zaman booking.com üzeri kalacağım yerle iletişime geçerim. Böylece hostele nasıl geleceğimi, otobüs varsa numarasını ve detaylı yol tarifini, taksi varsa en fazla ne kadar vermem gerektiğini soruyorum.
Amman Gezilecek Yeler
İlk olarak en uzak noktadaki Al Bukharia Souq ile gezmeye başladım. Pazar ismini İmam Buhari’den almış. Amman mimari olarak özellikle Kilis’i andırıyor. Pazarda görülecek bir yer yok, kargaşanın arasında varoş bir yer açıkçası.
Böylelikle yürüyerek Roman Theater’a geçtim. Lübnan gibi eski Roma İmparatorluğuna ait birçok eser burada da var. Roma Tiyatrosu şehrin göbeğinde. Kızlar oturmuş ve kendi nargilelerini kurmuş. Halkın sosyalleşme noktası. Amfi tiyatroda turistler arasında foto çektirin bol bol.
Buradan da Amman Citadel’e geçtim. Amman Citadel, Didim’deki Apollo Tapınağı veya Side Antik Kenti’ne benzeyen bir yer. Yukarı çıkarken biraz yoruluyorsunuz. Ama manzarası şahane. Uçurtma uçuran çocukların fotoğrafını çekerken neden bilmiyorum iki çocuk İngilizce sağlam küfür etti bana. Gelgelelim bende fazlasıyla karşılığı verdim. Ama gezerken bana selam veren Muhammed isimli bir Ürdünlü nereli olduğumu sordu ve Türk’üm deyince oldukça arkadaşlık etti. Çocuklar adına da özür diledi. Facebook’tan ekleştik ve hâlâ görüşüyoruz. Amman Kalesi’nde ayrıca Roma eserlerinin yer aldığı görebileceğiniz güzel bir müze ve kafesi var. Türk kahvesi görünce aldım. Fakat tadı çok kötüydü, bildiğiniz bitkili Arap kahvesi. Üç yaşlı Alman teyze yorum yapıyordu. Dayanamadım ve bu bizim kahvemiz değil dedim. Şehrin her yerini gören fotoğraflar çekebilirsiniz.
Gezgin notu:
Citadel, fortress’dan da harabe kale yığını demek. Ancak biz hepsine kale diyerek geçmişiz.
Bu arada geçen hafta sonu Samos Adasındaydım, orada da Greek Coffee var bizim kahvemize benzer. Arnavutlar Albanean Coffee, Boşnaklar Bosanska Kafa diyor Türk kahvesine.
Şehirde genel anlamda görülecek başka bir yer yok. Bu sırada akşam oldu ve yemek için Hashim Restaurant’ı seçtim bu sefer. Al-Quds’un karşısında. Ardından yürürken gördüğüm tarihi Habibah Sweets’e girerek birkaç tatlı denedim. Günü ise Jafra Cafe’de sonlandırdım. Ayrıca kaldığım her akşam hoşuma giden bu kafeye uğradım. Üstelik yemekte yiyebileceğiniz otantik güzel bir kafe.
Ölü Deniz
Son günümde Petra Antik Kenti’ne gittim. Dünyanın yedi harikasından biri. 2018’de gezdiğim Mardin’deki Dara Antik Kenti, Petra Antik Kenti’nin ufak hâlini andırmasına özellikle şaşırmıştım. Petra Antik Kenti, Wadi Musa şehrinde yer alıyor. Tur organizasyonlarıyla gidebilirsiniz. Ben otelime sordum ve bana özel tek kişilik gezi ayarladılar. Çünkü tur programı bana uymuyordu. Şoför arabasıyla beni kapıdan aldı.
Gezgin notu:
7 harikalar İsviçre’deki bir organizasyon tarafından oylara göre seçilerek değişiyor. Efes Antik Kenti de bir ara listedeydi.
Ayrıca Ölü Deniz dünyanın en alçak noktası.
Wadi Musa Ürdün’ün güneyinde ve yol Dead Sea olarak isimlendirilen Ölü Deniz boyunca iniyor yol. Giderken solda Filistin’in köylerini görüyorsunuz. Şoför Ölü Denizin başında yer alan Grand East Hotel yanında durdu. Burada ölü denize girerek çamur banyosu yaptım. Gelirken mayonuzu almayı unutmayın. Fotoğraflarda gördüğüm o meşhur pozlardan çekindim. Her ne kadar dikkat etsem de tuzdan nasibimi aldım. Oysa beni suyun çok tuzlu olduğunu söyleyerek uyarmıştı. Çok tuzlu derken tahmininizden öte, beş dakika fazla gözümü açamadım. 2 saat burada oyalandıktan sonra yolumuza devam ettik.
Şoförün anlattığına göre yol boyu gittiğimiz hat Sahabeler Vadisi olarak adlandırılıyormuş. Peygamberimiz zamanında gerek tebliğ gerekse savaşlar için gelerek burada vefat eden birçok sahabenin mezarı varmış. Giderken solda yer alan yüksek tepeye ise Musa Tepesi deniyor. Tepede Hz. Musa’nın evi varmış. Yolumuza ters düşeceği için gitmedik. Evin olduğu noktada Hz. Musa halkına Kudüs’ü göstererek “Bura size vaat edilmiş topraklardır.” sözünü söylemiş. Lakin bu doğru değil. Çünkü Yahudi ırkı hiçbir zaman devletlerinin olmayacağı yönünde lanetlendikleri yazmaktadır Tevrat’ta.
Ölü denizin diğer bir ismi de Lut Gölü. Kuran-ı Kerim’de Lut kavminin nasıl helak olduğunu Allah C.C. anlatmakta. Petra Antik Kenti kimler tarafından kurulduğu bilimsel açıdan bilinmemekte. Kuvvetli muhtemel Lut Kavmi.
Bu şekilde sohbet ederek Wadi Musa’ya geldik.
Petra Antik Kenti
Arabayı park ettikten sonra sıkı sıkı bedevilere dikkat etmemi belirtti. Fakat ben o hataya düştüm. Böylece biletimi alarak Petra’ya girdim.
Petra Yolu denilen bir giriş bölümünden yürüyorsunuz başlangıçta. İçeri bedevilerle dolu. Sizi at ile gezdirmek isteyen, rehberlik etmek isteyen bedeviler etrafınızı sarıyor. Siz siz olun sakın hiçbirine bulaşmayın ve kendiniz gezin.
Ardından dağın içindeki uzun bir koridor karşılıyor. Buraya Siq Yolu denmekte. Epey yürüdükten sonra sizi o meşhur El Hazneyi görüyorsunuz, büyük kralın mezarı. Lakin M.Ö. 400 yılında yapılan Petra antik kenti hakkında net bir bilgi yok.
Turistlerin El Hazneyi tepeden fotoğraf çektiği yeri görünce bende gitmek istedim. Çıkış yerini bulamayınca bir bedevi (tam Jack Saparrow tipliydi) çıkarıyım seni birazda gezdireyim dedi. Beni aldı arkadan yarım saat yürüttü, bir bedevi çadırına götürdü, süt içti ve bir şeyler alır mısın dedi. Civarda bedevi çadırları varmış. Kısacası o hataya tongaya düştüğümü anladım. Epey boş bekledik orada. Birkaç turist daha geldi. Sinirlenmeye başlayınca beni yürüyüşe devam ettirdi.
Karayip Korsanları filminin karakteri Jack Sparrow’un gerçekte tayfasıyla birlikte Müslüman olduğunu biliyor muydunuz?
Arkadan baya yürüdükten sonra El Hazne fotoğrafı çekineceğimiz yere vardık. Sonra yukarı çıkmam gereken yerden aşağı indirdi. Meğer buradan kendim çıkabilirmişim. Sonra ayrılarak devam ettim. Baya vakit kaybettiğimden hızlı hareket ederek sırasıyla gezdim. Giremediğim bir iki yer oldu zamandan dolayı.
Petra çok büyük; Bizans Kilisesi, El Deir Manastırı, Hadrien Kapısı ve Cardo Maximum, büyük tapınak, Uneishu Mezar, Juniperus Phoenicea, İpek Mezar, Facades Sokakları, kaya mezarları, Obelisk Mezar ve Trilinium, Drimia Maritima gibi bölümlerden oluşuyor. Roma İmparatorluğu’nun burada Hristiyanlaşmaya başlamasıyla o günkü sakinleri kiliseler kurmuş.
Dönüşte bizim bedevi görünce selam verdi. Bu nedenle oralı olmadım. Yanıma gelince hakkımı haram ediyorum sana dedim. Bir şeyler dedi ama bastım yürüdüm. Oda mahcup oldu galiba. Bunlara rağmen tarih öncesine gittiğim büyülü bir gezi oldu.
Ayrılış
Şoföre nasıl deyince seni dinlemedim dedim. Oda bir ah çekti. Ama geziyorsanız normal bunlar. Şimdi Patra Antik Kenti’nden çok Jack Sparrow’la tanışmış olma hatıram oldu 😊. Akşam vakti geldiğimiz yoldan geri döndük.
Son olarak ertesi gün sabah havalimanına giderek Royal Jordan Airlines ile Tel Aviv’e geçtim. Hayatımın en kısa uçuşuydu. Uçak kalkmayı tamamlamadan inişe geçti. Böylece 20 dakikalık bir uçuş oldu.
Yazım faydalı olmuştur umarım. Ayrıca soru ve görüşleriniz için iletişime geçmeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın!
Sonuçta gelin gezmeye devam edelim…
Seyahatimin üçüncü bacağını oluşturan Tel Aviv ve Kudüs devam gezimi buradan okuyabilirsiniz>>> KUDÜS GEZİLECEK YERLER
SON YAZILAR
- KUDÜS GEZİLECEK YERLER
- PETRA ANTİK KENTİ VE AMMAN
- BEYRUT GEZİLECEK YERLER
- DUBAİ GEZİSİ
- KATAR DOHA GEZİ REHBERİ
KATEGORİLER
KONAKLAMA
Özel seyahat ipuçları ve daha fazlası için bültenime abone olmayı unutmayın. Mutlu keşifler!
Bir Cevap YazınCevabı iptal et