St. Petersburg Gezi Rehberi – Kesinlikle En İyisi


St. Petersburg, Sankt Petersburg veya Rusların ifadesiyle Peter. Muhteşem beyaz geceleriyle ünlü bu güzel şehre hemen aşık oldum. Kısaca Büyük Venedik denilmekte. Ama ben onu Venedik üzerine kurulmuş Viyana olarak tabir ediyorum. Bence dünyanın en güzel şehri. Kentin sunabileceği o kadar çok kültürel ve tarihi miras var ki, St Petersburg’da günlerinizi doldurmak çok kolay. Bu rehberimi kullanarak tüm önemli turistik yerleri ziyaret edebileceksiniz.

St. Petersburg şehir şehir rehberini yazmam çok zaman aldı. Ama bu muhteşem Rus şehrinde ne yapılacağına, görüleceğine ve ne yenileceğine dair tüm önerilerimi paylaşmaya değdi. Bu şehirde inanılmaz bir 3 gün geçirdim.


St. Petersburg geziniz için sadece biraz planlamaya ihtiyacınız var, hepsi bu. Ayrıca tercihinize ve ne kadar zamanınız olduğuna göre neyi ziyaret edeceğinizi seçin. Özellikle İngilizce downtown dediğimiz merkezi, yani kış sarayı ve civarını, iki günde tamamen ziyaret edebilirsiniz. Fakat belirteyim bu şehrin hakkı 4 gün. Hatta ben okuyacağınız üzere kale gibi bazı yerleri göremedim ve içimde kaldı.

Mayıs-Eylül omuz aylarında güzel bir sıcaklık olur. Haziran ayında gitmenin en büyük çekiciliği elbette Beyaz Geceler. Lakin haziranda sıcaklık 30 derecelerde.

Tamam. Nereden başlayacaksınız? Öncelikle Rusya’ya girmek için vizeye ihtiyacınız olduğunu söyleyim. Artık Rusya ülkemizden gelen turistlere elektronik vizeyle ziyaret etme fırsatı verdi. Böylece Rusya vizesinin nasıl alınacağı Kazan gezi rehberimde var. Rusya seyahat programımı okuyun.

Rusya’ya seyahat etmek Ukrayna savaşından sonra biraz pahalılaştı. Fakat milli bayrak taşıyıcı firmaları Aeroflot’un alt markalarından Antalya gibi noktalardan sezonda charter biletleri yakalayabilirsiniz. Veya baltıki İskandinav, orta asya seyahatlerinizden sandığınızdan ucuz geçiş yapın. Arkadaşım Faruk, Tallin (Estonya)-St. Petersburg otobüsüyle, sınırda inip aynı firmanın başka otobüsüyle geçmiş. Mümkün olan en ucuz uçuşu bulmak için Google Flights veya Expedia’ya da göz atabilirsiniz.

St. petersburg gezi rehberi

Ben Kazan’dan uçarak 5 ekim 2021 sabahı gün ağarırken Pulkovo Havaliman’ına indim. Dönüşümü hem daha ucuz bulduğum için hem de dünyanın meşhur yolculuklarından biri olan trenle yaptım.

İki şehir arasında uçmak bir buçuk saatte mümkün, ama St. Petersburg ile Moskova arasında trenle yolculuk yapmak harika bir deneyim. Hızlı tren (Sapsan) iki şehir arasında üç ila dört saate yolculuk yapıyor.

St. petersburg gezi rehberi

Moskovsky Railway Station’a giderek en iyi tren olan Krasnaya Strela veya Red Arrow biletini 8 ekime bağlayan gece için aldım. Red Arrow, St Petersburg ile Moskova arasındaki amiral gemisi gece yataklı trenidir ve tüm gece trenleri arasında en konforlu hizmeti sunmaktadır.

Red Arrow, St Petersburg’dan her gece 23:55’te ayrılıyor ve ertesi sabah 07:55’te Moskova’ya varıyor. Moskova’ya varmadan önce kondüktör kompartımanları dolaşarak tren bileti fiyatına dahil olan kahvaltı (krep/yulaf ve kahve/çay) siparişlerini almakta.

Böylece Red Arrow’la St. Petersburg ile Moskova arasında seyahat etmek, uçmaktan daha iyi fantastik ve unutulmaz bir deneyim.

İster Sapsan’a ister yataklı trene binin, tren biletlerinizi 30 gün öncesine kadar doğrudan buradan ayırtın: tutu.

Havaalanına ulaşım nispeten kolay ve ucuz. Terminalden çıktığınızda şehre gitmek üzere bir otobüs sizi bekliyor olacak. Atlayın ve 40 RUB ödeyin (bagaj dahil değildir) ve bu sizi “Moskovskaya” metro istasyonuna götürecek. Buradan metroya binerek konaklama yerinize ulaşabilirsiniz.

Ben uber ile hostelime geçtim. Uzak mesafe yerlere başta uberle giderken daha sonra YandexGo’ya geçtim. Uberden daha ucuz. Rusya’ya gelir gelmez hat aldıktan sonra uygulamasını indirin. Çünkü Türkiye’den indiremiyorsunuz.

Saint Petersburg’un turistik mekanları çoğunlukla Kış Sarayı bölgesinde yoğunlaşmıştır, bu nedenle yerlerin çoğu yürüme mesafesindedir.

Fakat biraz daha fazlasını keşfetmek istiyorsanız metro sistemi muhtemelen şehir içinde dolaşmanın en ucuz ve en hızlı yoludur. Tek bilet size yaklaşık 45 RUB mal olacaktır.

Otobüsler biraz daha ucuz (40 RUB), ancak trafiğe ve zamana bağlı olarak metroyu tercih etmek daha hızlı gibi.

Nerede kaldığımı hep paylaşıyorum. Neitzen muhteşem bir konaklama. 2024 Haziranda giden Faruk da tavsiyem üzere burada kaldı ve çok memnun kaldığını söyledi. Burayı SEVDİM. Booking çalışmadığı için ZenHotels üzerinden linkini aşağıda/yanda verdim.

Konumu daha iyi olamazdı çünkü her yere yürüme mesafesinde. Ayrıca çok sessiz bir geleneksel cadde üzerinde. Ancak navigasyon geldiğimi göstermesine rağmen bir aşağı bir yukarı yürüsem de bulmakta zorlandım. Mesainin dahi başlamadığı çok erken saatte geldiğim için soracak biri zor zahmet buldum. Meğerse caddedeki apartmanların avlusundanmış girişi. Odaları çok nezih ve modern dekoreli. Her türlü misafire uygun oda seçenekleri var. Üstelik kahvaltı dahil.

Kalacak yerleri, konum-hizmet-yorumlar-oda şekli-güvenlik olarak uzun araştırmalar sonucunda seçiyorum. Böylece sizi zahmetten kurtarıyorum. Ayrıca blog takipçilerim beğendiklerini bildirmekte. Bazen ortalama yerlerlede kalsamda, genel anlamda kaldırım yerler harika, bu yüzden genel olarak önerilerimden memnun kalırsınız.

Rezervasyonumu bir gün önceden başlatmıştım. Böylece 24 saat açık resepsiyondan direk chekin yaptım. Kahvaltı saatine kadar gezilmesi gereken yerlere baktım ve Google haritalarda listeledim. Trende uykumu aldığımdan kahvaltımı yapar yapmaz sokaklara attım kendimi.

Rusya votkası ve havyarıyla tanınır. St. Petersburg gezisinde votka ve havyar tadımı yapmak isteyenler, 1 Nolu Rus Votka Odasına gitsin.

Rusya’da alışveriş pek mantıklı değil. Çünkü burada yüksek vergiler nedeniyle fiyatlar pahalı. Fakat alışveriş yapmak istiyorsanız:

1- St. Petersburg’un en büyük mağazasını ziyaret edin: Gostiny Dvor.
2- Gostiny Dvor’un çapraz karşısında, ilginç bir AVM olan cam çatılı tarihi galeri bulunmakta.
3- Lüks markalar için MDT’ye (Maker Design Loft) gidin. Bu mağaza Nevsky Prospekt’in bir yan sokağında yer almaktadır. Sokağın köşesinde yer alan “Biblioteka” ayrıca tavsiye edilen restoran. Restoran ile MDT arasında harika bir havyar dükkanı var.

Sadece bu deneyim için bile seyahat programına St. Petersburg eklenir. Bu, yazın şehrin bembeyaz gökyüzüyle gece geç saatlere kadar aydınlık kaldığı dönemdir. Beyaz Geceler genellikle haziran ortasından temmuz başına kadar sürer, ancak belirli başlangıç/bitiş tarihleri ​​her yıl değiştiği için kontrol edin. Bu dönemde şehir 24 saat canlı oluyor ve müzeler/restoranlar/barlar açık kalıyor, festivaller ve konserler devam ediyor. Bu deneyimi St Petersburg’da yaşamalısınız. Ne yazıkki ben burada görmesem de, İskoçya’da yaşadım.

Şehrin asma köprüleri geceleri kaldırılıyor ve gece saat 01.00’den sonra Neva Nehri üzerinde tekne gezileri yapılıyor. İnsanlar köprülerin yükselişini izlemek için akın ediyor, ancak bütün gün yürümekten yorulduysanız o zaman gecenin erken saatlerinde şehrin birçok kanalını dolaşmak iyi olur. Oldukça heyecanlı bir atmosfer var ve herkes zaman duygusunu kaybetmiş, bir nevi coşku içinde.

Nevsky Prospekt’e metroyla geldikten sonra kısa bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz.

Stolovayalar hem Ruslar hem de turistler arasında popüler self-servis kantinlerdir. Şok derecede ucuzlar, yemekler basit ama lezzetli ve yaklaşık 4 $ karşılığında bu kadar kaliteli ve büyük bir yemek alabileceğinize inanamayacaksınız.

Ayrıca Sovyet tarihinin önemli bir parçası olduklarından buralarda hâlâ yiyebilmek ilginç. 1920’lerde halka açık yemek tesislerine ilişkin yeni bir program olarak başladılar. Bugün McDonalds ve benzerleri her yerde olmasına rağmen yerli halk hâlâ stolovayalara akın ediyor.

Pelmeni (ekşi kremayla servis edilen et dolgulu köfte) ve straganof (soğan, mantar ve ekşi kremayla sotelenmiş kıyma) yiyin.

St Petersburg aynı zamanda Kuzeyin Venedik’i olarak da bilinir ve şehri yürüyerek keşfettikten sonra sıra bir tekneye atlayıp şehri bir kanal gezisinde görmenin zamanıdır.

Neva nehrinde ve daha küçük kanallarda gezinirken görkemli mimariyi görmek, şehre farklı bir bakış açısı kazandırır. Şehrin güzel manzaralarını seyrederken muhtemelen St. Petersburg’da yapılacak en rahatlatıcı şey bu.

St. Petersburg gezilecek yerler

Hatta Mariinski Tiyatrosunun arkasındaki New Holland Ada’sını da görün, 1700’lü yıllarda deniz limanı olarak inşa edilmiş, insan yapımı bir adadır.

St. Petersburg şehir geziniz sırasında kaçırılmaması gereken yerleri görmek için şehir turu yapın. Bu şekilde genel bir izlenim edinirsiniz. Yolunuz boyunca da lezzetli yemeklerin tadını çıkarmak için mola verin.

Google hostelime en yakın burayı gösterdiğinden ilk meydana geldim. Mesai saatiyle trafik curcunası başlamıştı. Hostelden yukarı yürürken trafikte ışığında sabrı taşan lüks bir SUV’un kaldırıma çıkıp gitmesini unutamıyorum :). Meydanda süvari heykeli beni karşıladı.

Bronz Süvari Heykeli: Büyük Petro’nun şaha kalkan atı, şehrin kurucusunun kararlılığının sembolü olarak bir yılanı ezer. Heykel, adını Puşkin’in ünlü bir şiirinden almıştır. Büyük Catharine, kocasına bir hediye olarak heykeli yaptırdı. Sanatçı heykelin üzerinde 12 yıl çalıştı. Finlandiya Körfezi’nden gelen yekpare bir granit kayadan yapılmış olan kaide tek başına 1625 ton ağırlığındadır ve üzerinde “Katharina II’den Peter I’e” yazısı bulunmaktadır. Yeni evliler, iyi şans getirdiğine inanıldığı için sıklıkla heykelin önünde poz verirler.

Amirallik: Binanın 407 metre uzunluğundaki cephesi heykel ve kabartmalarla süslenmiş olup, ana giriş kemerinin iki yanında küre taşıyan periler durmaktadır. Bina ilk olarak tersane olarak kullanılmış, daha sonra Rus Donanması’na bir hediye olarak hizmet vermiştir. Yaldızlı kuleyi uzaktan görebilirsiniz. Bu binadan dolayı hostelimin de içinde bulunduğu semtin adı Admiraltesky District.

Astoria Oteli ve Hotel Angleterre: Her iki 5 yıldızlı otel de St. Petersburg gezinizde görmeniz gereken mükemmel noktalar. Hitler, zafer kutlamasını Astoria Oteli’nde planlamıştı.

St. Petersburg şehir geziniz sırasında kaçırılmaması gereken bu turistik yer de İshak Meydanı’nda. Sizde benim gibi meydandan katedrale girin. Girişte bir pickup arabanın kasasınada ücretli wc görmek enteresan oldu. Ayrı satılan çan kulesi bileti alıp yukarıdan harika fotoğraflar çekinin.

Büyük Petro 1707 yılında buraya küçük bir ahşap kilise inşa ettirmişti. Bu kilise şehrin diğer bölgelerinin ihtişamına yakışmadığı için 1717 yılında daha büyük bir kilisenin inşasına başlandı. 1735’te çıkan büyük bir yangın kiliseyi yok etti.

1818’den kalma Isaac Katedrali, dünyanın en büyük katedrallerinden biridir ve on binden fazla kazık üzerine inşa edilmiştir. Yalnızca inşası 5 yıl sürdü ve 125.000 çalışan tarafından yürütüldü.

Sovyet döneminde katedral, dine ne kadar paranın israf edildiğini göstermek için ateist müzesi olarak kullanıldı.

Dış taraftaki kırmızı granit sütunların her biri 114 ton ağırlığında ve Finlandiya’dan özel yapım düz tabanlı teknelerle getirildi.

Katedralin içi muhteşem. Mozaikler, altın kaplama ikonlar ve muhteşem tavan resimleri. İlk önce nereye bakacağınızı bilmiyorsunuz. Merkezi kubbenin boyalı tavanı inanılmaz güzel olup kubbenin ortasında Kutsal Ruh’u simgeleyen gümüş bir güvercin bulunmaktadır.

Yaldızlı ikonostasisin kapılarından güzel bir vitray pencere görülmekte.

20 tonluk güney kapıları meşe ve bronzdan ve onlarca kabartma ile süslenme.

Katedralin içinde mimar Auguste de Montferrand’ın bir büstü duruyor. Bir çingene kadının, inşaat bittikten kısa bir süre sonra öleceğini öngörmesi üzerine, Augeste katedralin inşasında çok yavaş davrandı.

İnşaat 40 yıl sürdü ve kendisi de tamamlandıktan kısa bir süre sonra öldü.

Açılış saatleri: Her gün 10:30 – 18:00 arası. Çarşamba günleri kapalıdır.

Beklemekten kaçının ve paradan tasarruf edin. Biletlerinizi internetten satın alın!

Hermitage, sanat ve müze tutkunları için en iyilerin en iyisidir. Dünyanın en önemli yerlerinden biri olan binanın kendisi, St. Petersburg’da zaten görülmeye değer bir manzara.

Montunuzu ve çantanızı zorunlu olarak teslim ediyorsunuz. Fotoğraf makinesi yasak böylece tablolara zarar vermiyorsunuz. Ancak telefonunuzla çekim yapılmakta. Dönüşte çıkışı bulmakta zorlandım çünkü müze büyük.

Kış Sarayı, bu çok ünlü müzenin en etkileyici binasıdır. Büyük Catharine, sınırlı sanat eserleri koleksiyonunu 1764 yılında başlattı ancak kısa süre sonra Hermitage’yi 2.500 tablo, 10.000 heykel ve bir o kadar da çizimi barındıracak şekilde genişletmek zorunda kaldı. Muazzam gümüş ve porselen koleksiyonu da birkaç sarayı doldurabilir.

St. petersburg gezi rehberi

Neva’nın diğer tarafında durursanız, sağdan sola Kışlık Saray, Köşk Salonu, Büyük Ermitaj, Kış Kanalı ve Tiyatro’nun bulunduğu Hermitage’nin ön cephesinin harika bir manzarasını görürsünüz.

Hermitage’ın etkileyici giriş holü muhteşem. Ürdün merdiveni 1762 yılına kadar uzanır ve Rastrelli tarafından tasarlanmıştır. Bu bakış açısından imparatorluk ailesi Neva’daki yıllık vaftiz törenini izleyebiliyordu

Ancak aşağıdaki odalarda da oyalanacaksınız:

1- Devlet Odaları: O zamanlar bu odalar Rusya’nın gücünü ve zenginliğini simgeliyordu.
2- Köşk Salonu: Bu muhteşem beyaz mermer ve altın rengi oda, Catharine’in orijinal iç mekanının yerini aldı ve şimdi Peacock Clock’un evi. Hermitage’ın en olağanüstü varlıklarından biri.
3- Muhteşem altın Şapel

Gitmeden önce Hermitage’de görülecek yerleri öğrenin ve hangi koleksiyonları mutlaka görmek istediğinize karar verin. Çünkü her şeyi görmek söz konusu değil. Her sanat eserini 1 dakika izlemek istiyorsanız 11 yıla ihtiyacınız olacak.

Ayrıca ucu bucağı olmayan kuyruklara denk gelebileceğinizden biletinizi önceden almayı unutmayın. Yüksek sezonda ve özellikle hafta sonları oldukça yoğun. Bu yüzden ziyaretinizi hafta içi bir günde planlamayı deneyin veya benim yaptığımı yapın ve sezon dışında seyahat edin.

Ermitaj’ın arkasında yatıyor. Bu meydanın ortasında, Napolyon’a karşı kazandığı zaferden dolayı Çar I. Aleksandr’ın onuruna dikilen İskender Sütunu yer alıyor. Sütunun üzerindeki yazıtta “Minnettar bir Rusya’dan I. İskender’e” yazmakta. 47 metre yüksekliğindeki sütunun ağırlığı 600 tonun üzerindedir ve bu da onu dünyadaki en büyük zafer komünü yapmakta.

Meydanın etrafındaki diğer binalar Rus ordusunun karargâhı, zafer takı, muhafız kolordu karargâhı ve amiralliktir. Hermitage’dan çıkınca meydanda fotoğraf çekimi yaptım.

St. petersburg gezilecek yerler

Saray Meydanı Rusya tarihi boyunca önemli bir rol oynamış ve 1905 Kanlı Pazar da burada yaşanmıştır. O vahim pazar günü çarın birlikleri, Çar II. Nicholas’a bir dilekçe sunmak isteyen binlerce silahsız protestocuya ateş açtı. Bu katliam devrimin başlangıcı oldu.

Avrupa’nın en büyük nehirlerinden biri olan Neva Nehri ayrı bir yeri hak ediyor. Yukarıda da yazdığım omuz sezonunda St Petersburg’un hareketli köprüleri gece boyunca birkaç saatliğine açıktır. Her ne kadar turistlerin St. Petersburg’u ziyaret etmek istemelerinin en önemli sebeplerinden biri köprünün yükseltilmesi olsa da, asıl sebep kargo gemilerinin nehirden aşağı yukarı geçişine izin vermek. Bu köprülerin en meşhuru da Palace Bridge. Bentler boyunca yürüyüş yapmak geceleri şehrin unutulmaz bir izlenimini bırakacaktır.

St. petersburg gezi rehberi

Köprünün kenarında tarihi Strelka Vasil’yevskogo Ostrova anıtı yer almakta.

İPUCU: Nehrin yanlış tarafında mahsur kalmamak için her zaman programı kontrol edin. Köprüler genellikle sabah 2’den sabah 5’e kadar açık kalıyor.

St. Petersburg’un taştan inşa edilen ilk büyük yapısı. Büyük Saray olarak adlandırılan yapı, 1700’lü yılların başında Büyük Petro’nun yakın arkadaşı Prens Alexander Menşikov için inşa edildi. İlk St. Petersbug valisi. Menşikov 1727’de imparatorun gözünden düşüp Sibirya’ya sürüldüğünde saray, Rus devlet adamları ve askeri liderler için prestijli bir lise haline geldi.

Şu anda Hermitage’a ait ve Menşikov’un harika sanat eserlerinden oluşan koleksiyonu sergilleniyor. Neva Nehri kıyısında yürüyerek Vasilyevsky Adası’nda yer alan saray geldim.

Saray Pazartesi hariç her gün 10.30-18.00 saatleri arasında açıktır. Çarşamba ve Cuma günleri uzatılmış çalışma saatleri (akşam 21.00’e kadar). En yakın metro istasyonu Vasileostrovskaya’dır. Girişin ücretsiz olduğu her ayın ilk perşembe günü hariç, giriş ücreti 300 ruble. Rehberli turlar ek 150 ruble karşılığında mevcuttur.

İngilizce bilmeyen yaşlı teyzeler bilet satıyor. Ayrıca rehberli tura zorladılar. Çok ağır ilerliyordu tur, üstelik mimarisi oldukça büyüleyici olsa da daha çok büyük bir eve benzemekte. İlerlememe izin vermeyince sinirlendim ve geri dönüp çıktım. Görevliler afalladı tepkime.

Kazan’da Lilia’nın tavsiyesi üzerine listeme ekledim bu sarayı. Onun aktardığına göre Yusupov, çar ailesinden bile zenginmiş ve sıkıştıklarında Tatar olan Yusupov’dan borç istemektelermiş. Giderken kaldırımda aniden duran bir Rus çifte çarpmamak için yaptığım manevrada kaz tüyü montumu trafik işaretine sürtünerek yırtıldı 😕.

Eğer Rus tarihiyle ilgileniyorsanız, bu saray ilginizi çekecektir çünkü meşhur Rasputin’in suikasta kurban gittiği yer burasıdır. Gezimizden önce The Kingsman: Başlangıç’ı izlemedim, böylece Rasputin ile ilgili tarih biraz daha dikkatimi çekti.

Her neyse, Yusupov Sarayı ziyaret etmeye değer. St. Petersburg’un diğer sarayları kadar büyük olmamasına rağmen çok daha etkileyici. Özellikle Mariinski’ye gitmek yerine evinden gösteri izlemek için yaptırdığı etkileyici tiyatro salonu bende iz bıraktı.

Bu blogun düzenli bir okuyucusuysanız, müze kafelerden her zaman hoşlandığımı bilirsiniz ve bu da bir istisna değil.

st. petersburg gezi rehberi

Rus balesi dünyaca ünlüdür, dolayısıyla St Petersburg geziniz kuğu gölü gibi bir gösteri izlemeden tamamlanmış sayılmaz.

St. Petersburg’un en ünlü tiyatrosu. Mariinski I eski, tarihi bir tiyatrodur. İçeriye girer girmez kendinizi geçmiş bir çağda hayal ediyorsunuz. Kırmızı kadife sandalyeler, duvar kaplamaları ve altın rengi, zengin bir şekilde dekore edilmiş balkonlar. Sadece içini görmek için bile ziyaret etmeye değer. Mevcut binanın tarihi 1860 yılına kadar uzanmaktadır ve 100 opera şarkıcısı, 70’den fazla dansçı ve bir senfonik orkestra ile Kirov Balesi’ne ev sahipliği yapmaktadır.

Yeni tiyatro Mariinski II, hiper-modern. Elbette Mariinski I’den daha az çekici ama yine de harika bir akustiğe sahip.

Hostelime dönerken Tsentralni Semtinde fotoğraflar çekindim. Böylece ilk akşamımı sonlandırdım.

İkinci günümün ilk durağı olan bu sarayın gösterişli iç mekanları, geniş freskler, parlak boyalı duvarlar, ayrıntılı dekorasyonlar, tablolar ve sarayın genel çekiciliğine katkıda bulunan mermer heykellerle dünyanın görsel olarak en etkileyici iç mekanlarından bazılarıdır. Aslında 1918’de kamulaştırıldığında aristokrat yaşamın müzesi olarak işlev görüyordu.

Saray artık Rus Müzesi’nin bir kolu olup, gelecek nesillerin keyifle kullanması için restore edilmiş ve korunmuştur. Salı hariç her gün ziyarete açıktır.

Nevsky Prospekt’teki en büyük anıttır. Kazan Meryem Ana’nın ikonunu korumak için inşa edilmiştir. 1579 yılında Kazan’da bulunan Kazan Meryem Ana, Rus Ortodoks Kilisesi’nin en saygı duyulan simgesidir. Kazan Katedrali’nin mimarları Vatikan’daki Aziz Petrus Bazilikası’ndan ilham aldı.

Telefonumdan fotoğraf makinemi kumanda ederek kendimi çekiyorum. Herkes fotoğraflarımı kimin çektiğini soruyor instagramda. Normal çekimlerimi yaptıktan sonra tripudumu ve tüm ekipmanlarımı çıkarıp ayladım. Banklarda oturan Rus kızlar gelip fotoğrafçımıyım diye sordu ve ne kadara çekersin dediler. Ücretsiz çekerim diye sevinerek sıraya girdiler. Rus kızların fotoğraf hastalığını bilinmedik değil zaten. Ardından kendimi çektim.

St. petersburg gezi rehberi

Bu harika müzeleri gezdikten sonra hala yürüyüş yapmak istiyorsanız St. Petersburg’un ana caddesi Nevsky Prospekt’te yürüyüşe çıkın.

Büyük Petro Nevsky Prospekt için ilhamını Paris’teki Champs-Elysées’den aldı. Cadde, Amirallikten Alexander Nevsky manastırına kadar dört kilometreden fazla uzanıyor.

Nevsky Bulvarı boyunca her inanca ait kilisenin bulunması, Fransız yazar Dumas’ın burayı dini hoşgörünün caddesi olarak adlandırmasına neden oluyor.

Nevsky Prospekt’teki bazı turistik yerler:

120 numaralı evin tabelasında, “Vatandaşlar! Topçu bombardımanlarında sokağın bu tarafı en tehlikeli kısımdır.” yazmakta.

18 numaradaki Edebiyat Kafe Puşkin’in favorisiydi. Buradan 1837’deki ölümcül düellosuna doğru yola çıktı. Dünya edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Puşkin, Tolstoy ve Dostoyevski ile birlikte Rus edebiyatının altın çağına aittir. Puşkin’in Natalia ile mutlu bir evliliği vardı ama çok kıskanıyordu. Bir ara Natalia’nın Georges d’Anthès ile ilişkisi olduğunu düşündü ve onu düelloya davet etti. Ne yazık ki kaybetti ve iki gün sonra aldığı yaralardan dolayı hayatını kaybetti.

Kazan Katedrali’nin çapraz karşısında Singer’in (tanınan dikiş makinesi markası) bulunduğu güzel bir bina var. Buradan Kandaki Kurtarıcı Kilisesi’nin muhteşem manzarasını göreceksiniz. Tarihi Singer Evi, aynı zamanda yaygın olarak House of the Book olarak da bilinmekte. Hatıra olarak Puşkin’in İngilizce kitabını aldım.

St. petersburg gezi rehberi

56 numara Magazin Kuptsov Yeliseyevykh’in adresidir. Rusya’nın en eski şarküteri dükkanı bu harika güzel ve tarihi binada. Bugün turistik bir cazibe merkezi ama yine de çok etkileyici. Mağaza lüks bir şekilde döşenmiştir ve güzel bir hediyelik eşya almak için ideal bir yerdir. Kalabalıktan kaçmak mı istiyorsunuz? Daha sonra akşamları restoranları SKLAD No 5 veya Mezzanine’de bir masa ayırtın. Mağazadan geçmeniz gerekiyor. Ayrıca gün içerisinde bir fincan kahve ve kek için de buraya gelebilirsiniz.

Fontanka nehri üzerindeki Anichkov köprüsünü dört güzel at terbiyecisi heykelinden tanıyabilirsiniz.

Resmi adı ‘İsa Mesih’in Dirilişi Kilisesi’dir.

Bu Rus Ortodoks kilisesi, Çar II. Aleksandr’ın 13 Mart 1881’de öldürüldüğü yere inşa edilmiş. Arabasına bomba atmışlar ama ıskalamışlar. Çar neler olup bittiğini görmek için dışarı çıktı ve ardından ikinci bir bomba atıldı ve ne yazık ki amaçlanan hedefi vurdu.

Çarın oğlu, babasının anısına bu alana bir kilise inşa edilmesini emretti. Kilisenin kulesi tam 81 metre yüksekliğinde ve cinayetin işlendiği yılı ifade ediyor.

Kilisenin içinde II. İskender’in kanının olduğu yerde bir türbe bulunmakta.

İkinci Dünya Savaşı sırasında kilise depo, daha sonra da morg olarak hizmet verdi.

Savaş sırasında kilise ağır hasar gördü ve çatı kubbesine bir bomba sıkıştı. Savaştan sonra bombayı patlatarak kiliseyi yok etmek de düşünülen seçeneklerden biriydi. Neyse ki UNESCO buna bir son verdi ve bu güzel anıt korundu.

Onarım çalışmaları 1970 yılında başlamış ve 1997 yılında tamamlanmıştır. Kilise o tarihten bu yana müze olarak hizmet vermektedir.

Kilise, altın ve renkli kubbeleriyle dıştan muhteşem ama içi daha da etkileyici.

Duvarlar ve tavan 7500 m² mozaikle kaplıdır.

Görüntüler dönemin en ünlü sanatçıları tarafından yaratıldı. Bu, mozaikleri restore etmek gerçek bir başarı.

Kilisede küçük bir sunak bulunmaktadır. Orijinali tahrip edilmiş olup mevcut olanı kartonpiyerden yapılmıştır.

Nevski Prospekt boyunca yürürseniz ve Singer mağazasında (Kazan Katedrali’nin hemen hemen çaprazında) durursanız, kilisenin harika bir manzarasını görürsünüz.

St. petersburg gezi rehberi

Çalışma saatleri: Her gün 10.30 – 18.00 arası. Çarşamba günleri kapalıdır.

Zamandan ve paradan tasarruf edin ve biletlerinizi çevrimiçi satın alın!

Kilisenin hemen arkasında Sanat Meydanı’nı buldum. İtalyan mimar Carlo Rossi’nin klasik tarzda tasarladığı bu güzel bölge, solunda Mihaylovski Tiyatrosu, kuzey ucunda ise Mikhailovski Sarayı ile çevrilidir.

Bugün Rusya Devlet Müzesi’ne dönüştürülen saray, Rus sanatının en büyük koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. Hemen yanında, eski Rus imparatorluğunun halklarının etnografyası ve kültürüyle ilgili yarım milyondan fazla parçadan oluşan bir koleksiyona ev sahipliği yapan Rus Etnografya Müzesi bulunmaktadır.

St. petersburg gezilecek yeler

Giriş, St. Petersburg CityPass’a dahil, ancak her iki müze de çok büyük ve ziyaret etmek ilgimi yoktu, ancak St. Petersburg müzelerinden bazılarını keşfetmek istiyorsanız kesinlikle dikkate almanız gereken bir yer. Lakin müzeleri ziyaret etmekle ilgilenmiyor olsanız bile, meydan dolaşmaya değer. Nitekim bende sarı yapraklar arasında kuşları çekerek yürüdüm.

Elbette sabah turunuzdan sonra öğle yemeği zamanı gelecek. St Petersburg’da yaşadığım en eşsiz deneyim olan Eliseyev Emporium, sadece kısa bir yürüyüş mesafesinde.

Nevsky Prospekt’teki Art Nouveau tarzındaki bir binada (1902/3), çok farklı bir cephesi ve vitrinlerinde her türlü çılgınlığın olduğu bir tür kafenin yemek salonuyla buluşması. Pencerede bir grupta çalan çok sayıda animasyonlu karakter var, bu da insanların dışarıda durup izlemesini sağlamakta.

st. petersburg gezi rehberi

İçeride bir tür çarlık zenginliğiyle karşılaşıyorsunuz. Her çeşit unlu mamuller, çikolatalar, etler, peynirler ve şarapların satıldığı şarküteri tezgahları var ve bunların hepsi Rusya’nın alışılagelmiş altın hastalığıyla karışma. Her şey altınlı! Bu çok ekstra. Bayıldım. Etrafında masalar bulunan, ananas benzeri dev bir palmiye ağacının merkez parçası olarak yer almakta.

Rusya’ya ilk ziyaretinizse veya sadece bu deneyimi tam olarak yaşamak istiyorsanız, geleneksel patatesli ringa balığı tercih edin. Ben tercih ettiğim tatlı yanında kahvemi yudumladım keyifle. Oturduktan sonra Eliseev Merchant’s Shop hediye almak için de iyi bir yer çünkü bagajınıza sığacak çok sayıda küçük ürün var.

Müze, titizlikle restore edilen Shuvalov Sarayı’nda 2013 yılında halka açılmıştır. St. Petersburg’un en popüler müzelerinden biri olan bu müzede, fantazi temalı el sanatları, gümüş eşyalar, ev dekorasyonu ve ibadet objeleri dahil olmak üzere Fabergé Hanesi’nin kuyumcuları tarafından yaratılan 4.000’den fazla eşya yer almaktadır.

Elbette, müzeyi Rusya’da bu kadar önemli bir ziyaret haline getiren şey mücevherlerle kaplı Paskalya yumurtalarıdır. Bu dokuz yumurta, karmaşık ayrıntılarla hassas bir şekilde tasarlanma.

Koleksiyondaki çok sayıda diğer tarihi öğe, Romanov hanedanının yaşamına dair fikir veriyor; hem günlük kullanıma yönelik ev eşyaları hem de ayrıcalık sembolü olarak verilen hediyeleri.

Müzede Rusya’nın en ünlü romancılarından Fyodor Dostoyevski’nin edebi evrenine adım atın. Dostoyevski’nin ünlü romanı “Suç ve Ceza”yı yazdığı dairede yer alan bu müze, edebiyat dehasının hayatına ve zihnine bir bakış sunmakta. Özenle korunan odalarda dolaşın ve yazarın kişisel eşyalarını görün. Dostoyevski’nin psikolojik derinliği ve edebi becerisi hakkında fikir sahibi olarak, başlıca eserlerinin temalarını ve karakterlerini derinlemesine inceleyen etkileşimli sergileri keşfedin.

Bilet satan kadın nereli olduğumu sordu. Türküm deyince şaşırarak sohbet etmeye başladı benle. Özel olarak ilgilendi benle. Böyle güzel yerlere niye insanımız gitmezki. Babama Dostoyevksi’nin hayatıyla ilgili bir kitap ve kartpostal hediye aldım. Hece Dergisinde Dosteyvski özel sayısı hazırlığında oldukları için o esnada çok sevindi. Benden de bir yazı istediler ama yetiştiremem çok zordu.

Atıştıracak birşeyler alın ve Yaz Sarayı ve Bahçelerine yürüyün. Yürümek istemiyorsanız Gostiny Dvor istasyonuna giden metroya binin, Nevsky Prospekt’i geçin ve St. Michael Kalesi’ne ulaşana kadar Sadovaya Ulitsa’ya doğru ilerleyin. İki girişten biri kalenin hemen arkasında, kanalın karşısındadır. Fakat ben yürüdüm.

Burası özellikle muhteşemdi; insanların fotoğraf çekmek için önünde poz vermesi için tasarlanmış birçok harika çiçekli kemer vardı. Tribotumu ayarladım ve telefonumdan komut vererek çektim kendimi. Geçen Rus kızlar akşamın karanlığında beni farketmemiş. Flaş patlamasıyla baya korktular 😊.

St. petersburg gezi rehberi

Eğer ilgilenirseniz burada da bir sürü çeşme var. Gerçek Yaz Sarayı, Rus standartlarına göre oldukça mütevazıdır. Gerçekten Hollanda’dan ilham olan iki katlı bir ev ama yine de güzel. 1714 yılında tamamlandıktan sonra Büyük Petro ailesi buraya göçer. Artık bazı mobilya ve kıyafetlerin yer aldığı bir müze. İçeri girmedim. Kuğuların olduğu gölün etrafında dolandıktan sonra bankta akşam sefası yaptım.

Daha sonra Nevski üzerinde gördüğüm Starbucks’a yürüdüm. Bu şekilde de ikinci günümü sonlandırmış oldum.

St. Petersburg’un 20 kilometre güneydoğusundaki bu kasaba bulunmakta. Aslında sarayın bulunduğu kasabanın adı ama pek çok kişi Catherine Sarayı’na bu ismi veriyor. İşleri dahada karmaşık yapan kasaba Puşkin olarak da bilinmesi.

Kasaba, 1710 yılında Büyük Petro tarafından Selo adında kuruldu ve kısa sürede “Çar Köyü” lakabını aldı. 1937’de Puşkin’in ölümünün yüzüncü yılında adı Puşkin olarak değiştirildi ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Kasabada biri Romanovların eski yazlık evi olan iki güzel saray var.

Ben Uberle geldim. Siz Vitebsk İstasyonu’ndan banliyö trenine binerek yaklaşık 30 dakika süren Puşkin İstasyonu’na gidin. Daha sonra yürüyebilirsiniz. Ya da 371 veya 382 numaralı otobüse binerek park kapılarına gidebilirsiniz.

Pavlovsk’tan sadece kısa bir yürüyüş mesafesindedir. Yolda ünlü Rus yazar Nikolai Mihayloviç Karamzin’in 1816-1821 yılları arasında yaşadığı evin önünden geçiyorsunuz.

Önemli ipucu: Sarayın içi salı günleri ve her ayın son pazartesi günü kapalıdır (ancak kontrol edin).

Kısa bir süre sonra sarayın altın rengindeki ışıltılı kulelerini göreceksiniz. Aleksandrovka girişinden biletimi aldıktan sonra önce Caterhine Park’ta dolandım. Karşımdaki cami ilgimi çekti. Ayrıca Avrupa’nın en büyük cami, kendine has mimarisiyle St. Peterburg’da bulunmakta.

Parkta ve yakındaki ormanda faytonla keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz. Düğün fotoğraf çekimleri arasında zor pozlar buldum.

Bu mavi beyaz saray, 2. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından bilinçli olarak tahrip edilmiştir. Neyse ki, buradaki tüm değerli tabloları ve mobilyaları da zamanında kaldırmışlar ve saklamışlar. Yalnızca Amber odasını güvenliğe alınamamış. Nazilerin çaldığı oda asla kurtarılamadı.

St. petersburg gezi rehberi

Kehribar paneller en son Königsberg’de, daha sonra Kaliningrad’da görülmüş. Çünkü yoğun çatışmalar yaşandığı için çok yanıcı olan panellerin alev alma ihtimali var. Ancak Rus Hükümeti hâlâ kayıp Amber Odası’nı araştırıyor. Aramaları sırasında bir taş mozaiği ve bir zamanlar Amber odasında duran bir şifoniyeri bulmayı başarırlar.

En popüler teori, kehribar panellerin sayısız hazineyle birlikte bir trende olduğu ve Walbrzych’teki bir madende saklandığı. Çok sayıda araştırma ekibi ve hazine avcısı yıllardır bu treni arıyor ancak başarılı olamıyor.

Amber Odası yeniden inşa edilme ancak orijinal versiyon değil. Kehribara dokunmanın iyi şans getirdiğine inandıkları için turistlerin yoğun ilgisini çekmekte.

Kehribar duvar plakaları aslında Prusya’daki Kral için yapılma. Ancak daha sonra Büyük Petro’ya hediye olarak sunulurlar. Tsarina Elisabeth, mimar Rastrelli’yi Catherine Sarayı’na kehribar duvar plakalarını yerleştirmesi için görevlendirir.

Ancak Büyük Catharine binanın Rokoko tarzını beğenmez. Böylece günlerini geçirdiği bahçede Yunan Uyanışı tarzında küçük bir ev yaptırır.

St Petersburg’daki bir başka önemli simgesel yapı. İsveç’e karşı kazanılan zaferin ardından Büyük Petro, “prenslerin en büyüğüne uygun” bir saray inşa etmek ister. Avrupa gezisinin ardından Amsterdam’a hayran kalır ama aynı zamanda Fransa’dan da pek çok ilham alma. Saraya olan tutkusu Versailles ziyaretiyle daha da alevlenme. Orijinalinden daha büyük, daha etkileyici ve daha gösterişli bir Rus versiyonu istiyordu ve oldukça da başarılı olmuş. İnşaat 1714 yılında başlamış. Büyük Petro 1723 yılında imparatorluk konutuna taşınır. Bu arada inşaat devam etti ancak 1725 yılında vefat etmesiyle çalışmalar durar.

Tsarina Elisabeth I’e ekstra bir zemin ve 2 büyük yan kanat eklendi. Mimarı Rastrelli, Büyük Petro kadar çok sayıda çeşme taraftarı değil, ancak Büyük Petro’nun planladığı tüm çeşmeler daha sonra yapılır.

Ana merdivenler sarayın en etkileyici kısımlarından biri. Yaldızlı oymalar ve tavan freskleri gerçek sanat eserleri.

Petergof Sarayı, Rus Devrimi sırasında devlet malı haline getiriliyor. Pek çok sarayda olduğu gibi burada da sanat eserleri ve mobilyalar kaldırılarak saklanır. Petergof Sarayı 1918’de müze hâline gelir. 2. Dünya Savaşı sırasında eserleri kurtarmak için birçok değerli eşya gömülür. Petergof Sarayı ve bahçesi 1941’den 1944’e kadar olan işgalde ağır hasar görür. Neyse ki restorasyon çalışmaları hızla başlanıp biter.

Saray kompleksi, Finlandiya Körfezi’nde, kıyıdan 100 metreden daha az bir mesafede, 16 metre yüksekliğinde bir kayalığın üzerinde yer almaktadır. Sahilden saraya uzanan bir kanal, Büyük Petro’nun ön kapısına kadar yelken açmasına olanak sağlar. Kanalın sonunda toplam 37 bronz heykel, 64 çeşme ve 142 heykelin bulunduğu Grand Cascade yer alıyor. Samson Çeşmesi savaş sırasında tahrip edildiğinden mevcut çeşme bir reprodüksiyondur. Aslanın ağzını açan altın Şimşon heykeli, Petergof Sarayı’nın en güçlü çeşmesidir.

St. petersburg gezi rehberi

Birkaç seçenek var ama ana ikisi:

1- Baltiskiy İstasyonu’ndan Novy Petergof’a giden tren (45 dakika), ardından yürüyerek (yaklaşık 20 dakika) veya kapılara giden bir otobüse (yaklaşık 10 dakika) binin
2- Finlandiya Körfezi’ndeki Hermitage iskelesinden deniz otobüsü (yaklaşık 30 dakika); bu seçenek yalnızca yaz aylarında kullanılmakta.

Turistler deniz otobüsünü tercih ediyor. Tren tenha ama yazın sıncağını aklınızda bulundurun.

Aşağı Bahçeler biletinizi online olarak satın alabilirsiniz. Büyük Saray’a gelince, biletinizi yalnızca ekim ayından nisan ayına kadar, çeşmelerin kapalı olması nedeniyle Yukarı ve Aşağı Bahçelere girişin ücretsiz olduğu dönemde online olarak satın alabilirsiniz.

Knyaz Alexander Menshikov’un ikametgahı. Lomonosov’daki (Oranienbaum) Büyük Menşikov Sarayı görülmeye değer. St. Petersburg Petergof’un batısında. Bu etkileyici yapı, barok dönemini anımsatan bir mimari tarza sahiptir. 2005’te kapılarını açan sarayın girişi muhteşem zenginlike ziyaretçileri karşılamakta. Karmaşık detaylı süslemeleri, bu muhteşem yapıyı inşa eden zanaatkarların beceri ve ustalığının bir kanıtıdır.

St. Petersburg gezilecek yerler

Burayı da gezdikten sonra taksiyle dönüş yolumu tuttum. Şöför Tacik çıktı ve Türkçe parçalar çalmaya başladı.

Her şeyi gören Aurora!!!

Özellikle Aurora, 1917’de Kışlık Saray’a yapılan saldırının sinyalini temsil eden kurusıkı ateş etmesiyle ünlüdür.

Tarihiyle ilgilenmekte iseniz, gemiye binip 20. yüzyıl Rus Denizcilik Tarihi müzesini ziyaret edebilirsiniz.

Aurora’yı selamlıyor ve St Petersburg’un en önemli yerlerinden biri olan Peter ve Paul Kalesi’ne doğru yola çıkıyoruz.

Oraya giderken, 1913’te açıldığında Avrupa’nın en büyük camisi olan St. Petersburg Camii’nin yanından geçeceksiniz.

Bir zamanlar Smolni Manastırı’nın bir parçası olan bu kilise, St. Petersburg’un en güzel kiliselerinden biridir ve göz kamaştırıcı kubbeleri ve mavi-beyaz Barok kuleleri, Neva Nehri kıyılarının üzerinde görkemli bir şekilde yükselir. Katedral, babasıyla birlikte çocuk yaşta Rusya’ya gelen, Büyük Petro tarafından ülkeye davetli ve Kışlık Saray ile Tsarskoe Selo’daki sarayı inşa eden İtalyan mimar Bartolomeo Rastrelli tarafından tasarlanma. Rastrelli Jr.’ın son projelerinden biri ve büyük mimarın yarım bıraktığı bir proje.

St. Petersburg gezi rehberi

Yolumu uzatarak burayı ziyaret ettim. Burayı ziyaret etmek aslında planımda yoktu ama akşam gezintimde bir göz atmaktan kendimi alamadım. İyi oldu çünkü Honda motorcularla tanıştım. Üçüncü günümü bitirmek için harika bir keşif!

Katedral, Peter ve Paul Kalesi’nin içinde yer almaktadır. Hermitage’den Neva’nın diğer tarafındaki yaldızlı kuleleri görebilirsiniz. 123 metre yüksekliğindeki kulenin tepesinde haç tutan bir melek duruyor.

Katedralin tarihi 1733 yılına dayanmakta ve Neva Nehri’ndeki Hare Adası’nda bulunmakta. Büyük Kuzey Savaşı sırasında Büyük Petro’nun olası saldırılara karşı korunmak için yaptırdığı kalenin bir parçasıdır. St Petersburg’daki ilk taş katedraldi ve adını Rus Ortodoks Kilisesi’ndeki azizler olan havariler Peter ve Paul’dan almıştır.

Kale, 1718-1924 yılları arasında siyasi hapishane olarak hizmet vermiştir.

Etkileyici sunak ahşaptan yapılma ve 44 işçi tarafından altın varakla boyanmıştır.

Büyük Peter ve eşi Catharine burada toprağa verilme.

Catharine, Litvanyalı bir çiftçinin kızı. Bir savaş ganimeti olarak St. Petersburg’a götürülme ve sonra Büyük Petro’nun bir arkadaşının yanında çamaşırcı olarak iş bulur. Petro onu görünce hemen aşık olur ve evlenir. Ona sadece 2’si hayatta kalan 12 çocuk verir.

Tahtta iki başlı kartalın yer aldığı bir arma bulunmaktadır. Bu iki kafa, Rusya’nın Avrupa ve Asya’ya ait olduğu gerçeğini simgeliyor.

Yeşil mezarda 1855’ten 1881’e kadar Rusya’yı yöneten II. Alexander yatıyor. Bombalı saldırıda öldü. Öldüğü yer, Kurtarıcı’nın Kan Kilisesi’nin yeri oldu. Karısı kırmızı mezarda yatıyor.

Alexander III, Alexander II’nin yerini aldı ve 1881’den 1894’e kadar Çardı. Babası Rus halkına daha fazla özerklik vermişti, ancak III. Alexander, babasının öldürülmesinin bunun bir sonucu olduğuna inandığı için bu özgürlüklerin bir kısmını kısıtladı. Bu yüzden pek popüler değil. Danimarkalı karısı tehlikeli Rusya’dan kaçmayı başarmasının ardından Danimarka’da öldü. Kocasının yanına gömülme ister. Cenazesi ancak 2006 yılında buraya taşınır. Kocasının tabutu koyu altın.

Uzun süre Anastasia’nın ve 2 çocuğunun kalıntılarının kimliği konusunda şüpheler vardı. DNA araştırması, cesetlerin gerçekten de Çar ve ailesine ait olduğunu gösterdi.

Çar Nicholas II ve eşi Alexandra’nın ilk önce 4 kızı vardı. Alexei adını verdikleri beşinci çocuklarını büyük bir sevinçle karşılarlar. Ne yazık ki mutlulukları kısa sürdü çünkü Alexei hemofili hastasıydı. Alexandra, inanç şifacısı Rasputin’den yardım istedi. Ancak halk Alexei’nin ciddi şekilde hasta olduğunun farkında değil. Sonuç olarak, Rasputin ile Alexandra arasındaki yakın ilişkiyi anlamadılar ve bu da ikisine kötü bir itibar kazandırdı.

Katedralin arka köşesinde ayrı bir oda. En yüksek soyluların çocukları için cenaze törenlerinin yapıldığı yer burası. 1998’de aynı zamanda Romanovların sonuncusu ve bazı sadık hizmetkarlarının son dinlenme yeri haline geldi. Çar II. Nicholas, eşi ve beş çocuğu, 1917’deki ayaklanma sırasında Yekaterinburg’a sürgüne gider. 1918’de tüm aile ve birkaç hizmetçi, komünizm yanlısı Bolşevikler tarafından idam edildikten sonra burada defnedilme. Bu katedral kesinlikle sizi St. Petersburg tarihinde gezdiriyor.

Çalışma saatleri: Her gün 10:00 – 19:00 arası. Cumartesi sadece 18:45’e kadar.

Zamandan ve paradan tasarruf edin ve biletlerinizi çevrimiçi satın alın.

Büyük Catharine’in oğlu için inşa edilme. Bu dairesel saray, Avrupa’nın en büyük parklarından birinde yer almaktadır.

2. Dünya Savaşı sırasında saray 28 ay boyunca Nazi işgali altında olur. Neyse ki birçok sanat eseri ve mobilya önceden kaldırılarak saklanır ancak Naziler sarayı tamamen yok etti.

Pavlovsk, savaştan sonra restore edilen ilk saray. İlk başta bu davayı kaybettiklerini düşündüler, ancak 27 yaşındaki bir müze müdürü bir planla gelir ve sarayı tüm ihtişamına kavuşturmanın mümkün olduğunu kanıtlar. Görkemli duvar ve tavan resimlerini restore edebilen sanatçılar bulur.

Sarayın dışı pek gösterişli olmasa da içi çok güzel. Güzel odalar, kütüphaneler, duvar halıları ve parti odalarının hepsi aynı derecede etkileyici.

Aşk Tanrısının resminde durduğunuzdan emin olun. Odanın neresinde olursanız olun, sanki Aşk Tanrısı gözlerinizin içine bakıyor ve okunu kalbinize doğrultuyormuş gibi görünmekte. Bu odayı ziyaret ederseniz aşk mutlaka sizi bulacaktır.

Vasilievsky Adası’ndaki Erarta Müzesi (en yakın metro: Vasileostrovskaya) beş geniş sanat katına sahiptir ve Rusya’nın en büyük sanat müzesidir. Rusya’nın büyük olmayı sevdiği göz önüne alındığında, burayı hayal edebilirsiniz. Ortam modern, çağdaş Rus büyük sanatçılarının birçok eserini bulacaksınız. Tüm parçaların açıklamaları İngilizce çevirilere sahiptir. Bir sabah müzeyi gezerek geçirebilirsiniz.

Model demiryollarına ilginiz olmasa bile bu dünyanın en iyi modeli sizi etkiler.

Grand Maket, tamamı 800 m² olan Almanya’nın Hamburg’daki Miniatur Wunderland’ına Rusya’nın cevabıdır. Miniatur Wunderland, Almanya’nın en popüler turistik mekanıdır. Ama şunu söylemeliyim ki, St Petersburg Grand Maket ile bunu aştı. Detaylara verilen önem daha iyi, kontrollü ziyaretçi girişi var ve gerçekten çekici gelen çok daha eğlenceli küçük sahneler bulunmakta.

Biletler 480 rubleye mal oluyor ve bilet gişesi 10.00’dan 19.30’a kadar açık. Yolun dışında ama metroya binerek Moskovskiye Vorota istasyonuna gidip yürüyerek ulaşmak kolay. Burada hoş bir saat veya daha fazlasını geçirebilirsiniz.

Miniatur Wunderland farklı Avrupa şehirlerine odaklanırken, Grand Maket Rusya’nın geniş ve çeşitli bölgelerini kapsıyor. Rusya’nın tüm zaman dilimlerinin yanı sıra tüm büyük şehirler de dahil. Eğlenceli küçük sahnelerinin bazıları:

Cenaze töreni, bir kadının kocasını evinden atması ve kıyafetlerini pencereden dışarı fırlatması, çok sayıda araba kazası, bir cerrahının üzerinde oturduğu dalı kesmesi (Ünlü Rus atasözü “oturduğunuz dalı kesmeyin”den gelir!) ve hepsinden iyisi Putin’in Rusya’nın vahşi doğasında çıplak bir ayıya binmesi.

Gerçekten çok iyi bir yer. Etrafta dolaşırken basabileceğiniz çok sayıda düğme var; bunlar, kulüplerdeki diskoları, yanan binalara su sıkan itfaiye araçlarını ve kokusunu alabileceğiniz gerçek dumanı dışarı pompalayan bir buharlı treni tetikliyor!

Işık yaklaşık 15 dakikalık aralıklarla gündüzden akşama, geceden sabaha doğru gidiyor, böylece zamana bağlı olarak farklı şeyler görebiliyorsunuz. Bütün gününüzü burada geçirebilirsiniz.

Özellikle camla kaplı apartman blokları var, böylece içlerini, tüm dekoru ve insanların neler yaptığını görebiliyordunuz.

Manastır şehir merkezinin dışında yer almakta ancak metroyla kolayca ulaşılabilinmekte. Ploshchad Aleksandra Nevskogo istasyonu hemen girişinde.

Kompleks, Rusya’nın en önemli manastırlarından biri olup, aynı zamanda ülkenin en önemli isimlerinden bazılarının yattığı bir mezarlığa da sahiptir.

Aslında iki bölüme ayrılan mezarlığın her birinin 500 ruble tutarında kendi giriş bileti var.

Sadece ünlü besteci Çaykovski’nin, Fyodor Dostoyevski’nin yanı sıra Mussorgsky ve Rimsky-Korsakov gibi Rus sanatının diğer önemli isimlerinin mezarlarının bulunduğu Sanat Ustaları Nekropolü’nü ziyaret edebilirsiniz.

Mezarlığı gezip köprüyü geçtikten sonra Kuzey Savaşı’nda Rusların İsveçlileri mağlup ettiği yerin yakınında Büyük Petro tarafından kurulan manastırda 16’ya kadar kilise vardı, ancak bugün sadece 5 tanesi kaldı.

Uzaktan ağaçların arasında yükselen güzel mavi kuleleri görebiliyorsunuz. Bu barok Ortodoks katedrali, devrime kadar Rus donanmasının türbesiydi ve iki kiliseden oluşuyor: Birinci katta St. Nicholas Kilisesi ve ikinci katta bulunan Epifani Kilisesi.

St. Petersburg, ülkede ilk rock kulübüne sahip olan ve tabii ki kulüp kültürünü ilk benimseyen şehir oldu. Şehrin gece hayatı dünyadaki en çeşitli kulüp ve barlardan birine sahiptir. Kokteyl, çatı katı, karaoke, spor ya da votka barlarına kadar, ne olursa olsun, St. Petersburg sizin için orada olacak.

Fish Fabrique, iyi müzik eşliğinde ucuz içecekler sunan bir yeraltı kulübüdür. Eğer daha çok bir rock and roll yıldızıysanız, Money Honey. Ancak tüm gecenizi dilediğiniz gibi burada geçirmeyi de tercih edebilirsiniz. MadLabBar her damak zevkine uygun özel kokteyller hazırlıyor ve hafta sonları dans partilerine ev sahipliği yapıyor. Kaliteli bir şarap gecesi için Probka’ya gidin ve sofistike İtalyan yemeklerinin tadını çıkarın. Coyote Ugly’nin sadece dans etmek için yaratılma bar tavanları var. Kiev’de gittiğim Coyote Ugly adını filimden alan harika bir mekan, youtube videolarına bakın anlayacaksınız beni. Gün boyu fotoğraflarınızı çektikten sonra Ruslarla dans etmek istiyorsanız, burası doğru adres. Çağdaş müzikle ilgileniyorsanız, Stackenschneider elektronik müzik çalıyor ve çeşitli bağımsız müzik yeteneklerini destekliyor.


Ve işte yazımın sonuna geldik. Buraya kadar başardıysanız size selamlar.

Yazımın uzunluğuna rağmen St. Petersburg’da yapacak bazı şeyleri bu listenin dışında bıraktım. Çünkü bu şehri bir gezginin tamamen gezmesi oldukça zor. Ama mutlaka yapılması gerekenleri yazıma aktardım.

Seyahatimin önceki ve devam yazılarını okuyarak planlamaya devam edin:

YORUM YAPIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site spam’ı azaltmak için Akismet’i kullanıyor.

  1. St. Petersburg hakkında güzel bir yazı.

    1. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.